
Eski NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, görevdeki 10 yılını anlattığı yeni kitabında Türkiye ile gergin anları ve müzakerelerin perde arkasını paylaştı.
“Gözlemimde: Savaş Zamanında NATO'ya Liderlik Etmek” Stoltenberg, kitabında Rus uçağının düşürülmesi, Suriye'deki operasyonlar, NATO'nun genişleme süreci ve Batı'daki Türkiye tartışmaları gibi önemli konulardaki görüş farklılıklarını gözler önüne serdi.
2015 YILINDA RUS UÇAK KRİZİ
Kitapta, Türkiye'nin Kasım 2015'te hava sahasını ihlal eden bir Rus savaş uçağını düşürmesinin ardından NATO içinde ciddi anlaşmazlıkların yaşandığı belirtildi.
Stoltenberg, “Türkiye'nin toprak bütünlüğünü destekleyen bir açıklama yaptım ama müttefiklerin hepsi aynı fikirde değil.” Dönemin atmosferini şöyle anlattı:
“Doğu Avrupa ülkeleri Ankara'ya koşulsuz destek isterken, Fransa ve İtalya açık destek vermekte direndi. Almanya, olayı '17 saniyelik ihlal yüzünden savaşı riske atmayın' şeklinde yorumladı.”
Bu olayın ardından Rusya'nın Suriye'ye S-400 hava savunma sistemlerini konuşlandırdığı ve ilişkilerin hızla gerginleştiği hatırlatıldı.
ERDOĞAN İLE “ZOR AMA DOĞRUDAN” DİYALOG
Stoltenberg kitabında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı şöyle tanımlıyor: “Dosyalarını bilen tecrübeli ve kararlı bir lider” şöyle tanımlıyor; Ancak zaman zaman müzakerelerde “en zor muhataplardan biri” olduğunu iddia ediyor:
“Erdoğan toplantılara iPad ile geliyor, sayılar ve videolarla görüşlerini savunuyordu. Onunla iletişim kurmak kolaydı ama onu ikna etmek kolay değildi.”
Stoltenberg, özellikle 2019 yılında Türkiye'nin Suriye operasyonu sırasında NATO içindeki gerilimin arttığını açıklıyor.
Erdoğan'ın Batı'nın YPG ile işbirliğini eleştirdiği ve şu sözlerle yanıt verdiği belirtiliyor:
“Bir terör örgütünü diğer bir terör örgütüyle yenemezsiniz. Aynı hatayı Afganistan'da da yaptınız, sonunda ortaya Taliban ve El Kaide çıktı.”
“Mısırdan hoşlanıp hoşlanmadığımı sordu”
Stoltenberg, kitapta yer alan bir anekdotta, Erdoğan'ın Ankara'daki bir toplantıda aniden konuyu değiştirdiğini anlatıyor:
“Birden bana mısır sevip sevmediğimi sordu. Biraz sonra masaya tepsiler dolusu kavrulmuş mısır geldi. Hepimiz elimizle yedik. Ardından kestane ikram edildi. Erdoğan gülümsedi ve 'Protokol ile Taliban arasındaki farkı biliyor musunuz?' dedi. dedi. 'Hayır' dediğimde 'Taliban'la pazarlık yapabilirsiniz' yanıtını verdi.”
SURİYE OPERASYONU
Stoltenberg, ABD Başkanı Donald Trump'ın 2019'da Amerikan askerlerini Suriye'den çekme kararının Avrupalı müttefikleri kızdırdığını ve NATO içinde yeni bir çatlak yarattığını söyledi.
Bu süre zarfında Trump'ın Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'u ziyareti “NATO beyin ölümü yaşadı” Stoltenberg, Trump'ın sözlerine kızdığını belirterek, şunları söyledi: “Asıl sorun Türkiye değil Fransa” Ne diyorsa onu yazıyor.
Kitapta, Macron ile Erdoğan arasındaki sert karşılıklı açıklamaların NATO'nun dayanışma ruhunu sınayan faktörlerden biri olduğu belirtiliyor:
“Macron, Erdoğan'ı eleştirerek kendisini laik cumhuriyetin savunucusu olarak öne çıkarmak istedi. Erdoğan bu çatışmayı İslam dünyasının lideri imajını güçlendirmek için kullandı.”
İSVEÇ VE FİNLANDİYA KRİZİ
Stoltenberg, Türkiye'nin İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğini engelleyeceği 2022 krizi konusunda uyardı “sabır testi” olarak tanımlıyor.
Ankara'nın başlangıçta üyelik konusunda olumlu olduğunu ancak terör örgütleri PKK, YPG ve FETÖ'ye karşı herhangi bir önlem alınmaması nedeniyle veto edildiğini yazıyor.
Stoltenberg, Erdoğan'la son görüşmesini şöyle anlatıyor:
“Yorgun ya da aç olduğu için masadan kalkmasın diye ona şunu söylüyorum: 'Bir şey ister misin? Kahve mi, sandviç mi?' diye sordum. “O kadar ucuz değilim.” dedi gülümseyerek.
Son olarak metinde İsveç ve Finlandiya'nın “Türkiye, ulusal güvenliğine tehdit oluşturan örgütlere destek vermeyecektir” Cümle eklendi.
Stoltenberg, “Erdoğan metni üç kez okudu, sonra başını kaldırıp 'Tamam' dedi. O anda odadan alkışlar yükseldi.” dedi.
“ZOR MÜTTEFİK, ESAS ORTAK”
Stoltenberg kitabının sonunda Türkiye'yi anlatıyor “NATO için zor bir müttefik ama vazgeçilmez bir ülke” şu şekilde tanımlar:
“Erdoğan'la çalışmak her zaman kolay olmadı. Ancak Türkiye'siz bir NATO, eksik bir NATO olacaktır.”