Yayınlanma tarihi •son güncelleme
Avrupa genelindeki eğitim düzeylerini kapsayan yeni Eurostat istatistiklerine göre Türkiye, nüfus içinde eğitim düzeyi en yüksek olan ülke (%61,8) konumunda.
Eurostat, Avrupa genelinde eğitime erişim oranlarını ortaya koyan istatistikler yayınladı.
Avrupa Birliği (AB) veya aday ülkelerde 25-74 yaş arası yetişkinlerin eğitim düzeylerini ortaya koyan istatistiklerde, İskandinav ve Baltık ülkelerinde yükseköğretimden mezun olma oranı AB ortalamasının üzerindeyken, Türkiye açık ara en yüksek pay oranına sahip. Nüfusun (%61,8) eğitim düzeyi düşük olan ülke haline geldi.
Araştırmada eğitim düzeyleri üç kategoriye ayrılmıştır. “Alt düzey” okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim (ISCED düzeyleri 0-2), “Orta düzey” üst orta ve yükseköğretim olmayan ortaöğretim sonrası eğitim (ISCED düzeyleri 3 ve 4) ve “Yüksek düzey” yükseköğretim ( ISCED seviyeleri 0-2). ISCED seviyeleri 5).-8) içti.
İskandinav ve Baltık ülkeleri başı çekiyor
İsveç ve Norveç, mezunların %45'inden fazlası ile üçüncü ve dördüncü sırada yer alıyor. Letonya'da nüfusun %44'ü yüksek öğrenim yeterliliğine sahiptir. Diğer İskandinav ve Baltık ülkeleri de yükseköğretim mezunları açısından AB ortalamasının üzerinde yer alıyor.
Türkiye'de yükseköğretimden mezun olma oranı %20,6'dır. Onu yüzde 18,5 ile İtalya takip ederken, Romanya yüzde 17,4 ile son sırada yer alıyor.
Birleşik Krallık'ta 25 ila 74 yaş arası nüfusun %43,5'i yüksek eğitimli kişilerden oluşuyor; bu oran 'dört büyük' AB ülkesine göre daha yüksek. Bu ülkeler arasında Fransa (%38,2) en yüksek paya sahipken, onu İspanya (%38) takip ediyor.
Kariyer rehberliği birçok ülkede önemli bir rol oynamaktadır
Genel ve mesleki yönelimden oluşan ortaöğretim düzeyinin detaylarına baktığımızda birçok ülkede mesleki eğitimin payının oldukça yüksek olduğunu görüyoruz.
Çek Cumhuriyeti (%63,9), Polonya (%52,2) ve Almanya (%47,4) dahil olmak üzere dokuz AB ülkesinde, ortaöğretim düzeyinde mesleki yönelime sahip kişilerin payı %45'i aşmaktadır.
Türkiye ise yüzde 36,2'lik oranla Avrupa Birliği hedefinin (%45) altında kalıyor.
Gençler daha yüksek eğitim seviyesine ulaşıyor
Avrupa genelinde genç nüfus arasında yüksek öğrenim mezunlarının oranı önemli ölçüde artıyor.
Bu durum aynı zamanda ülkelerin eğitim seviyelerinde son yıllarda yaşanan gelişmeleri de göstermektedir. Bu nedenle 25-34 yaş arasındaki nüfusun eğitim düzeyi uluslararası kuruluşlar tarafından geniş çapta analiz edilmektedir.
Kadınlar erkeklerden daha eğitimli
Verilerin mevcut olduğu 35 Avrupa ülkesinde, 25 ila 34 yaş arası kadınların yüksek öğrenim görme olasılığı erkeklerden daha fazladır.
2022 yılında ortalama lise eğitimi alan kadınların oranı yüzde 47,6, erkeklerin oranı ise yüzde 36,5 oldu.
Finlandiya dışındaki İskandinav ve Baltık ülkelerinde cinsiyet farkı kadınlar lehine önemli ölçüde daha yüksektir. En yüksek fark İzlanda'da (25,4 puan) görülürken, 23,8 puanlık fark Slovenya'da, 22,8 puanlık fark ise Slovakya'da öne çıkıyor.
Türkiye (1,3 puan), İsviçre (3,6 puan) ve Almanya (4,6 puan) en az farkın olduğu ülkeler olup, bu da yükseköğretim yeterliliğine sahip kadın ve erkek paylarının birbirine çok yakın olduğunu göstermektedir.
Yüksek eğitimli nüfus oranı artıyor
AB'de 25 ila 74 yaş arası yüksek öğrenim yeterliliğine sahip kişilerin yüzdesi sürekli artıyor. 2004 yılında bu oran yüzde 19,1 iken 2022 yılında yüzde 31,8'e yükseldi.
Yaşam boyu öğrenme: eğitimdeki yetişkinler
İnsanların becerilerini geliştirmeleri gerekebileceğinden yaşam boyu öğrenme de büyük önem taşıyor. Bu aynı zamanda yetişkin eğitim ve öğretimine katılım olarak da bilinir.
Eurostat'a göre yaşam boyu öğrenme örgün, yaygın ve yaygın eğitim faaliyetlerini içermektedir. Amaç katılımcılar arasında bilgi, beceri ve yeterliliklerin geliştirilmesidir.
İşgücü piyasasında dijitalleşme ve otomasyon söz konusu olduğunda yetişkin öğrenimi önemli bir unsurdur.
2022 yılında AB'de son 4 hafta içinde eğitim veya öğretim gören 25-64 yaş arası kişilerin oranı %11,9'dur. Bu oran Bulgaristan'da %1,7 ile İsveç'te %36,2 arasında değişmektedir.
İskandinav ülkelerinde yetişkin eğitiminin payı yüksek iken, Balkan ülkeleri AB ortalamasının oldukça altında paya sahiptir.